Ana içeriğe atla

Pasinler savaşı 1048

Pasinler Savaşı

Pasinler Savaşı 18 Eylül 1048 tarihinde, Selçuklular ile Bizanslılar arasında yapılmış olan meydan savaşıdır.


Pasinler Savaşı Bizanslılarla yapılan yüzyıllık çarpışmalardaki ilk büyük meydan muharebesidir. Ayrıca Bizans'ın gücünü anlamak amacıyla yapılan bir savaştır.Selçuklu ordusu 18 Eylül 1048 tarihinde Pasinler Ovasında 50.000 kişilik Rum, Ermeni, Gürcü ve Abazalardan kurulu bir Bizans ordusuyla karşılaştı. Selçuklu ordusuna Tuğrul bey'in üvey kardeşi İbrahim Yınal Bey'le amcaoğlu Kutalmış kumanda ediyordu. Sabahtan akşama kadar süren bu muharebede, Malazgirt savaşı gibi bozkır taktiği ile kazanılmış ve böyle bir taktiğe alışık olmayan rakiplerinin yok edilmesiyle sonuçlanmıştır. Bizans ordusuna kumanda eden Gürcü kökenli Liparit tutsak edilip ordusu yok edilmiştir. İbrahim İnal Bey, bu başarısından dolayı Tuğrul Bey'in kendisine vermek istediği büyük maddi hediyeleri kabul etmediği gibi, Tuğrul Bey de Liparit'in salıverilmesi için teklif ettiği büyük fidyeyi kabul etmeyerek Liparit'i salıvermiştir.

Bizans ve Gürcü kuvvetleri Pasinler çevresinde akınlarda bulunan Musa Yabgu’nun oğlu Hasan Bey komutasındaki Selçuklu birliklerini pusuya düşürdüler. Zap Suyu yöresindeki savaşta Hasan şehit oldu. (Tuğrul Bey bu duruma çok üzüldü. Hasan’ın intikamını almak için İbrahim Yınal ve Kutalmış’ı görevlendirdi. İki komutan Erzurum’a doğru ilerlediler. Bizans, Gürcü ve Ermeniler’den oluşan düşmanı Pasinler Ovası’nda karşılayan Selçuklular büyük bir zafer kazandılar . Gürcü Kralı Liparit esir alındı.Pasinler Savaşı düzenli Selçuklu ordularının Anadolu’da kazandığı ilk büyük savaş olması sebebiyle önemlidir. Daha önceki devrede mücadele vur kaç taktiği güden Türkmenler tarafından gerçekleştirilirken, bu savaşta Selçuklu hanedanına mensup kişilerin komutasındaki ordu kullanılmıştır. Nitekim Bizans yenilgiyi kabul ederek Selçuklu devletiyle barış anlaşması yapar. Bu barışa göre Bizans imparatoru, 11. yüzyılda yapılan ancak sonra yıkılan İstanbul’daki camiyi tamir etmeyi ve burada Tuğrul Bey adına hutbe okutmayı kabul eder. Ancak vergi vermeyi reddeder.Tuğrul Bey’in Anadolu Seferi: Vergi ödemeyi reddeden imparatorun Doğu Anadolu’ya ordu sevk etmesi üzerine Tuğrul Bey bizzat sefere çıkar. Erciş, Bayburt, Kemah ve Erzincan ele geçirilir.

Malazgirt’i kuşatan Tuğrul Bey, kışın yaklaşması üzerine ordusunu geri çekerek, Rey‘e döner. Bu seferden sonra Anadolu’nun fethi için Çağrı Bey’in oğlu Yakuti görevlendirilir (1057). Yakuti Yakuti Sivas’ı alır ve Kayseri’ye kadar ilerler. Öte yandan Kars ve Ani kuşatılır. Dinar Bey’e bağlı birlikler de Malatya civarına inerler. Bu akınlar Alp arslan  zamanına kadar devam etmiştir.

Pasinler Savaşı/Muharebesi

Dandanakan savaşindan hemen sonra 24 Mayıs 1040'ta Selçukluların ileri gelenleri  cuma namazını kıldıktan sonra yaptıkları toplantıda Tuğrul Bey'i Sultan olarak ilan ettiler.

Tuğrul Bey; akıllı, cesur, ılımlı, şefkatli ve adaletli bir sultandı. Onu halkı kadar diğer Müslüman devletler de sayıyorlardı. Sultanlığa getirildiğinden beri o da doğu ülkelerini zaptetmek, Müslüman olduğu için İslam alemini yüceltmek istiyordu. Bağdat'ta bulunan Halife Kaim bi Emrillah tarafindan ülkesine davet edildi. Böylece isteklerine zamanında kavuşma fırsatı doğmuş oluyordu. Tuğrul Bey, yıldırım hızı ile iran'ı  Azerbeycan'ı Harzem'i topraklarına kattıktan sonra başkent Rey şehrinden ayrıldı. Irak'taki Abbasilerin topraklarına girdi.

Büveyh oğullarının Abbasilere yapmış oldukları zulümlerin hesabını sormak ve gereken dersi vermek istiyordu. Müslüman Abbasi devletinin yıkılmasını istemeyen Tuğrul Bey, 1055 tarihinde hacca gitmek istediğini, bu yüzden geçeceği yolları emniyette bulunduracağını bildirerek Bağdat'a hareket etti. Tuğrul Bey'in Bağdat'a doğru ilerlediği duyulunca halk büyük bir heyecana kapıldı.

Büveyh oğullarının hizmetine girmiş olan Arslan Besasiri adındaki komutan, korkusundan Mısır'daki Fatimiler'den yardım istedi. Bağdat korku ve dehşet içinde çalkalanıyordu. Komutan Besasiri, şehirde karışıklıklar çıkarmış, halkı heyecana vermişti. Tuğrul Bey Bağdat şehrine girmeden önce Halife Kaim bi Emriliaha mektup göndererek hatırını sormuş, yakında kendisini ziyaret edeceğini bildirmişti. Tuğrul Bey Bağdat'a yaklaştıkça yer yerinden oynuyordu.

Tuğrul Bey daha Bağdat şehrine girmeden önce 15 Aralık 1055 tarihinde cuma günü halife hutbede Selçuklu Sultanının adını okuttu. Böylece İslam alemi, Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in himayesine gireceğini ilan etmiş oluyordu.



Yorumlar

Popüler Yayınlar